Rusiyada danışıqlarda Türkiyənin iştirakını niyə istəmir?-Türk politoloq şərh edirbackend

Rusiyada danışıqlarda Türkiyənin iştirakını niyə istəmir?-Türk politoloq şərh edir

  • whatsapp
  • messenger
  • telegram
  • vkontakte
  • odnoklassniki

Editor.az türkiyəli politoloq, yazar Adem Kılıçın Dağlıq Qarabağ münaqişəsinin həlli məsələsində Türkiyə və Rusiyanın rolundan bəhs edən məqaləsini təqdim edir.

RUSYA TÜRKİYE’Yİ NEDEN MASADA İSTEMİYOR?

Dünyada artık şartlar, konjonktürel ortam ve dengeler net bir şekilde değişiyor. Hiç şüphesiz ki bu değişen dengeler içerisinde Türkiye’nin gerek sahada gerekse masada ki yükselişi, tüm dünya tarafından kabul ediliyor.

Türkiye’nin; Libya, Suriye ve Akdeniz’deki varlığı öyle bir noktaya evirildi ki bugüne kadar kendisini karar verici olarak gören ABD, Rusya yada Fransa gibi ülkeler Türkiye’siz bir denklemin çözüme kavuşmayacağını artık net bir şekilde görmeye başladı.

Yapmış oldukları sözde “uyarı” adımları ve açıklamarı ise Türkiye tarafından tabir yerinde ise kaale alınmıyor. Nitekim geçtiğimiz günlerde AB Konseyi Başkanı Michel’in itiraf niteliğinde olan “Artık Türkiye’ye karşı uyguladığımız havuç-sopa stratejısi işlemiyor.” ifadeleri de bu gerçeği ortaya koyuyor. Yani artık karşılarında denklemi izleyen bir Türkiye değil direkt oyunun ortağı olan bir Türkiye var.
Nitekim Karabağ’da yaşanan gelişmelerde de bu gerçek bir kez daha karşımıza çıkıyor.

RUSYA KARABAĞ’DA GELİNEN NOKTADAN RAHATSIZ!

Geride bıraktığımız çatışma sürecinde aslında şu net bir şekilde ortaya çıktı ki; bu iş iki ülke arasında kalırsa, yani bir dış müdahale olmadan sadece Azerbaycan ve Ermenistan arasında devam ederse; Azerbaycan kendi topraklarını kurtarmaya muktedir ve bunu başaracak kararlılığa sahip.
Rusya’nın bu bölgede uzun yıllardır devam ettirdiği ‘‘Çözümsüzlüğün çözüm olacağı statükoyu tesis etme’’ yöntemi artık gedik vermiş durumda. Zira Rusya; bu yöntemle 30 yıldır MİNSK Eşbaşkanı olarak Karabağ sorununu askıda bıraktı.

Çünkü; Karabağ sorunu var olduğu sürece Rusya; Kafkasya’ya geçişteki müttefiki olan Ermenistan’ın kendisine olan bağımlılığının devam edeceğini bilmektedir. Ayrıca Ermenistan ile Azerbaycan arasında anlaşmazlıklar var olduğu müddetçe, Rusya’nın Kafkasya’daki askerî varlığı da devam edecektir. Dolayısıyla Rusya bölgedeki mevcut düzenden memnun şekilde bu sorunu günümüze kadar getirmiştir.
Gelinen noktada ise; Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’in; “Sonuna kadar gideceğiz”, “Bir 30 yıl daha beklemeyeceğiz” gibi kararlı açıklamaları ve sahada her geçen gün dozajını artırdığı operasyonlar Rusya’nın bu yönteminin artık Karabağ meselesinde işlemeyeceğini ortaya çıkarmıştır.
Aslında çatışmanın başlarında, Batı’ya yaklaşan Paşinyan’ın “burnunu sürtmek” niyeti ile tarafsız kalan Rusya, artık gelinen noktadan bir hayli rahatsız olmuş durumda.
Neden mi? Çünkü yaşanan gelişmeler “etki alanı ve “arka bahçesi” olarak gördüğü Kafkasya’da dengeleri değiştirme riskini taşımaya başladı.

RUSYA TÜRKİYE’Yİ NEDEN MASADA İSTEMİYOR?

Rusya rahatsızlığını belli etmeye başladıktan sonra olayları yeniden MİNSK grubu zeminine aktarmaya çalıştı. Çünkü Azerbaycan’ın “Türkiye masada olmazsa olmaz” söylemleri ve Türkiye’nin Azerbaycan’ın arkasındaki net duruşu, Rusya’da olayın Kafkaslar boyutuna doğru sıçrayacağı endişesini arttırdı. Rusya basınını da takip ettiğimizde bu rahatsızlık çok net bir şekilde yazılıyor ve Putin baskı altına alınmaya çalışılıyor.

Devletlerin uluslararası ilişkilerinde hedeflediklerine ulaşmak için sert güç unsurlarından vazgeçerek yumuşak güç enstrümanlarını öncelediği bu dönemde; kültür, eğitim, tarihsel bağlar, dil ve din kavramlarının uluslararası ilişkilerde önem kazandığı açıktır. Türkiye’nin ise Kafkasya’daki bu ilişkilerinin güçlü olması, Rusya’yı rahatsız etmiş ve Türkiye’nin masada olmasını engellemeye itmiştir.

Çünkü Türkiye’yi masada kabul etmesi Kafkasya’da artık resmi bir rakip olarak görmesi ve bölgede muhatap alması anlamına geliyor. Ayrıca yukarıdaki saydığım tarihsel bağlar, dil, din gibi kavramların yakınlığından dolayı Türkiye’nin Kafkasya’daki nüfuzunun artacağı, Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ile arasındaki fiziki ve zihinsel bariyerin de yıkılmış olacağından korkmaktadır.

RUSYA “KUŞATILMAK” İSTEMİYOR!

Rusya Belarus’ta zor bir süreç yaşıyor, Gürcistan’da zor bir süreç yaşıyor, Ukrayna’da zor bir süreç yaşıyor. NATO üyesi olan Litvanya, Letonya ve Estonya gibi Baltık ülkeleri tarafından Batı’dan kendisini tehlike altında hisseden Rusya, Kafkaslar’da dengelerin değişmesini ve orada var olabilecek bir NATO etkisi ile Doğu’dan da kendisini tehdit altında hissetmek istemiyor. Yani Rusya “kuşatılmak” istemiyor.

Diğer taraftan ABD’nin işin içerisine girmesi ve ABD Dış İşleri Bakanı Pompeo’nun Ermenistan ve Azerbaycan dışişleri bakanları ile görüşecek olması Rusya’nın bir başka kaygısı haline gelmiş durumda. Bu görüşme Rusya’nın, “Olay kontrolümden çıkıyor mu?” düşüncesine girmesine neden olabilir.

Bu dengeler ışığında Rusya; “kontrol bende” diyebileceği hamlelere ihtiyaç duyuyor. Ve Karabağ üzerinden yaşanan süreç ve Kafkasya hattı, hafife alınmayacak kadar yeni ve ciddi bir sürece gebe.

Çünkü Rusya; statükosunun devamı için önümüzdeki dönemde ciddi adımlar atacak ve riskleri göze alacak kadar tedirgin…

Adem KILIÇ
Siyaset Bilimci / Yazar